GLOBAL KRİZ VE ETKİLERİ PANELDE TARTIŞILDI
Açılış konuşmalarını yapan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yard. Doç. Alp Limoncuoğlu, krizin ayak seslerinin son günlerde iyice yükseldiğinden bahsederken, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemali Dinçer artan işsizlik oranlarının ve diğer parametrelerin sosyal bir krize yol açmadan tedbir alınması gerektiğini vurguladı.
Dr. Ali Nail Kubalı yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisinin tekerleklerinden kıvılcımlar çıkararak yavaşlayan bir otomobile benzediğini belirterek, “ Bu ortamda bütçe açığı verelim, enflasyondan korkmayalım. Bunun için kamu yatırımlarının devamı sağlanmalı. Hükümet reel sektöre destek sağlamalı” dedi. Denizbank Dexia Express Yatırım Başekonomisti Güldem Atabay ise Türkiye ekonomisinin resesyon(durgunluk) işaretleri verdiğini ifade etti. Ekonomik durgunluk sonucu yaşanacak işten çıkarmaların yaratacağı sosyal sorunlara dikkat çeken Atabay, Türk özel sektörünün toplam 81 milyar dolarlık borcunun orta ve uzun vadeye yayıldığını sadece 4 milyar dolarlık borcun kısa vadeli olduğunu kaydetti. Atabay, “IMF ile yapılacak bir anlaşma Türk özel sektörüne kredi veren, bankalara sendikasyon kredisi açan kuruluşlara, mali tarafta gevşeme olmayacak mesajı verecek. Türkiye’nin, finans piyasası ve iç pazarda talep artışını izleyen dengeli bir politikaya ihtiyacı var. Türkiye, bu krizi çok büyük hatalar yapmazsa yönetebilir noktada” diye konuştu. Atabay, alınan ekonomik önlemler, düşen enerji girdileri ile 2009 yılında cari açığın 30 milyar dolar seviyesine gerileyeceğine dikkat çekti.
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Yüngül. konuşmasında krizin reel sektöre etkilerini değerlendirdi. Global ekonomik krizin sona erdiğini, şuan tüm dünyada ekonominin kurallarının yeniden yazıldığını belirten Yüngül, şunları kaydetti. “Yeni dönemde üretim çok önem kazanacak. Yeni kurallarda bölgesel korumacılığın önem kazanacağını düşünüyorum. Ara malı, lüks mal ithalatında çok liberal davrandık. Bu kuralları yeniden gözden geçirmemiz gereken bir döneme giriyoruz. Küçülerek büyümek zorunda olduğumuz bir dönem yaşacağız, Bu süreçte tarıma daha çok önem verilmeli. Türkiye’ enerji yatırımlarına yeterince ilgi göstermedi ve son 6 yılda dünya ekonomisinde yaşanan likidite bolluğundan yeterince yararlanamadı. Belki krizi fırsata çevirmek basmakalıp bir söz ancak Türkiye’nin içinde bulunduğu avantajlara bu mümkün. Avrupalı alıcılar finans kesiminde yaşanan sorunlar nedeniyle Uzakdoğu’ya akreditif açmada isteksiz davranıyor. Bu ortamda yakın üretici pazarlar öne çıkıyor. Son aylardaki ihracatımızda bunun olumlu yansımalarını gördük’’.
Natixis Pramex Türkiye Temsilcisi Dr. Rıza Kadılar da Türkiye’nin IMF ile 25 milyar dolarlık bir yardım paketini içeren anlaşma yapmasının yerinde olacağını dile getirdi. Aslında IMF’yi ayakta tutanın Türkiye olduğunu öne süren Dr. Rıza Kadılar, ‘’Bu krizi mümkün olduğunca az hasarla atlatmak için Hükümet kararlarını vermeli ve uygulamalı. Dünyadaki sıcak para için IMF ile anlaşma yaparken, KOBİ krdeileri, ihracat ve bireysel krediler sigorta gibi güven verici reel sektörü harekete geçirici tedbirleri almalı ve uygulamalı’’ dedi.