ANLAŞMA ‘GÜVEN TESTİ’ OLACAK

İran'ın nükleer programı üzerine BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya ile vardığı anlaşmaya uzmanlar, tedbirli yaklaşıyor ve taraflar arasındaki bahar havasını; “güven testi” şeklinde değerlendiriyor.
İran’ın 34 yıllık ambargodan kurtulmak için Cenevre’de imzaladığı nükleer anlaşmayı değerlendiren İzmir Ekonomi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Balkan Devlen, bu durumda İran’ın uranyum zenginleştirmesini dondurmasını, nükleer silah yapımında kullanılabilecek materyalleri kontrole açmasının öngörüldüğünü söyledi. Buna karşılık İran’ın yaklaşık 4 milyar dolar değerindeki mal varlıklarının dondurulmasına son verileceğini, ekonomik yaptırımların da hafifletileceğini belirten Doç. Dr. Devlen, “6 ay sonra taraflar durumu tekrar gözden geçirmek üzere bir araya gelecekler. Şu anki haliyle bu anlaşma geçici bir duruma işaret ediyor. Taraflar birbirlerinin iyi niyetlerini test etmek için bir adım attılar ama bu nükleer krizi çözmüyor. Ortaya sadece 6 aylık bir deneme süresi konuluyor” dedi.
‘Uranyum zenginleştirmeye dikkat!’
Uranyum zenginleştirme hakkı konusunda bir mutabakat bulunmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Devlen, İran’ın bu haktan vazgeçmeyeceğini ısrarla açıkladığına değindi. Doç. Dr. Devlen, şu görüşlere yer verdi:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri özellikle ABD’de zenginleştirme hakkını tanımayacaklarını belirttiler. Bu önemli bir sorun çünkü uranyum zenginleştirme kapasitesine sahip bir İran istediği zaman çok kısa sürede nükleer silah üretebilecek hale gelebilir. Bu konuda bir ilerleme gözükmüyor. Bu anlaşma İran'ın nükleer silah geliştirme ihtimalinden dolayı en çok Suudi Arabistan ve İsrail'i rahatsız etti. Kendilerini terk edilmiş hissediyorlar.”
‘Tarafların güveni şart’
İsrail nükleer silahı bulunduğunu, İran’ı gerekirse tek başına vurabileceğini belirttiğini anımsatan Devlen, Suudi Arabistan’ın da Pakistan’dan hazır nükleer silah alma aşamasında olduğunu ifade etti. ABD’nin Ortadoğu'daki müttefikleriyle tam mutabakat içinde olmadan bu adımlar attığını vurgulayan Doç. Dr. Devlen, “Bu durum yakın dönemde daha çok sorun çıkartabilir. Anlaşmanın işlemesi için iki tarafın birbirine güven duyması şart. Ancak Batı ve İran arasındaki güven uçurumu kolay kolay kapanacak durumda değil. Ne Batı, İran'ın Ortadoğu'daki etkisini kabul etmeye, ne de İran bölgedeki Şii gruplar üzerinden oynadığı güç oyunlarını ve Irak, Suriye, Lübnan gibi ülkelerdeki etkinliğini bırakmaya hazır. Dolayısıyla gözüken iki tarafın çıkarları arasında önemli farklılıklar olduğu ve bunların kolay kolay aşılamayacağıdır” diye konuştu.