TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞU EN FAZLA YAŞAYANLAR KADINLAR
İEÜ Konferans Salonu’ndaki panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Soroptimist Kulübü Başkanı Sema Övgün, kadının toplumdaki yerini artırmak, çalışma hayatında daha fazla yer almasını sağlamak için sivil toplum örgütlerinin yönetenlere baskı uygulaması gerektiğini söyledi. moderatör Prof. Dr. Hülya Tütek ise Türkiye’de yasal uygulamalarda kadının haklarının yer almasında rağmen uygulamada halen erkek egemenliğinin ve ataerkil düşünce yapısının tam olarak kırılamadığını vurguladı. Toplumun yarısını oluşturan kadınların çalışma hayatındaki oranının çok düşük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tütek, ancak kayıtdışı çalışmada en büyük oranın kadınlarda olduğunu dile getirdi.
Toplumsal Cinsiyet Açısından Kadınların Ekonomik Durumu ve İstihdamı başlıklı bir bildiri sunan Doç. Dr. Tijen Harcar, Türkiye’deki çalışma hayatında kadın ile erkek oranlarından örnekler verdi. Şubat ayı itibariyle Türkiye’de işsizlik oranının yüzde 12.3 olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Tijen Harcar, ‘’Bu, her 4 kişiden birinin işsiz olduğunu gösteriyor. OECD ülkeleri arasında da İspanya’dan sonra ikinci ülkeyiz. Kadınlar açısından baktığımızda işgücü oranında büyük azalma var. Bunu ücret, işgücü ve yaşam kalitesi etkiliyor. Kadınlar en çok tarım, tekstil, eğitim, tıp, banka ve borsa sektöründe çalışıyor. Üst düzey kadın çalışan sadece yüzde 2.7, nitelik gerektirmeyen işlerde de yüzde 16. Bu göstergelerin değişmesi için birey zihniyetinin yerleşmesi, haklar konusunda kadınlar eğitilmeli, dışlanmaları önlenmelidir’’ dedi.
Kadının çalışma hayatında daha fazla yer alması için erkeklerin bunu gerçekten hissetmesi ve değiştirmek adına hareket etmesi gerektiğini anlatan İZSİAD Başkanı İlknur Denizli, ‘’Tüm bu gidişatı değiştirmek için biz annelerin erkekleri yetiştirenler olarak onlara bu hassasiyeti aşılamamız gerek. Onlar da bir şeylerin yanlış olduğunu anlayıp değiştirme hissi uyandırmalıyız. Kadınların kaderinin değişmesi için toplumda üst düzeyde bulunan, temsil eden konumunda olan kadınlar da çaba sarf etmeli ve baskı uygulamalı. Kadının girişimci olarak çalışma hayatına girmesi de yine baba veya koca onayından geçiyor. Bunun fazlalaşması için devlet kadın girişimcilere kolaylık sağlamalı. Özellikle finansal destek sağlamalı’’ diye konuştu.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk sayesinde Türk Kadını’nın birçok hakkı dünya kadınlarından önce elde ettiğinin altını çizen Avukat Perihan Uskay, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Türkiye 1989 yılında Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi’ne imza attı. Bu sözleşme kadın- erkek diye ayırmıyor. Ancak kadına hamilelik, doğum ve emzirme gibi nedenlerden kaynaklanan haklar sağlıyor. Bunun yanı sıra yıllar içinde birçok kanuni düzenleme yapıldı. Fakat bunlar çoğu zaman kağıt üstünde kalıyor. Oran değişse de bu Avrupa’da ABD’de de böyle.’’ Rahatsız olduğu için bildirisi Yıldız Berker tarafından okunan H. Nilüfer Günay da kadının rolünün değişmesi için sivil toplum kuruluşlarının daha fazla baskı unsuru olması gerektiğini belirtti. Panel, konuşmacılara plaket verilmesinin ardından mini konserle sona erdi.