Türkiye’de iş sistemi devlete bağımlı
İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin Kampüs İzmir Sohbetleri kapsamında Lisansüstü Eğitim Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen “Çevrimiçi Seminer Serisi”’nin son konuğu İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Özen oldu. “Türkiye’de İş Sistemi” konulu seminer veren Prof. Dr. Özen, Ulusal İş Sistemi çerçevesinden bakıldığında Türkiye’nin devlete bağımlı iş sistemi özelliklerini taşıdığını belirterek, “Türkiye’de devlet ekonomik faaliyetlere doğrudan müdahil olabiliyor. Devletin 1980’lerden bu yana uygulanan liberal sistemde dahi merkezi bir aktör olduğunu görüyoruz. Yasa koyucu, düzenleyici, tedarikçi, ortak, rakip ve müşteri olarak devletin varlığını piyasada hissedebiliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Özen, Türkiye’de devletin bu anlamda hem destekleyen hem kısıtlayan, hem belirlilik sağlayan hem de belirsizlik yaratan merkezi bir aktör olduğunu vurguladı.
Egemen ekonomik aktör aile holdingleri
Türkiye’de, devletin yarattığı fırsatları değerlendirerek yatay çeşitlenmiş ve dikey bütünleşmiş aile holdinglerinin egemen ekonomik aktör olduğunu aktaran Prof. Dr. Özen, bu holdinglerin çoğunluk hisselerini kontrol eden aile üyelerince, güvenilir profesyonel yöneticilerin yardımıyla merkezden yönetildiğini ifade etti. Prof. Dr. Özen, bu yaygın örgütlenme ve sahiplik biçiminin iş sisteminin temel kurumlarındaki istikrara paralel olarak hayatını sürdürdüğünü dile getirdi.
Yaygın girişimci tipi “girişen girişimci”
Türkiye’de ürün veya teknoloji yeniliğine dayalı uluslararası rekabet üstünlüğüyle büyüyen girişimcilerin yaygın olmadığını belirten Prof. Dr. Özen, bunun yerine “Fırsatları yakalayarak, firma kurmak için gerekli kaynakları bir araya getirebilme yeteneğine sahip girişen girişimcilerin bulunduğunu görüyoruz. Türkiye’nin en büyük holdinglerini kurmuş olan ilk kuşak girişimcilere baktığımızda kentli, eğitimli, tüccar ve memur kökenli kişiler olduğunu görürüz. Böylesi bir toplumsal kökenin, devletin olanakları doğrultusunda nereye yatırım yapılacağının ve gerekli kaynaklara nasıl ulaşılacağının bilinmesi için gerekli sosyal sermayeyi içerdiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Prof. Dr. Özen, sosyal sermayeye dayalı girişen girişimci tipolojisinin şekil değiştirerek günümüze kadar sürdüğünü belirterek, Covid-19 salgını sürecinde ekonomik olarak içe kapanma ve iş sistemin devlete bağımlı karakterinin daha da yoğunlaşacağına dair emareler görüldüğünü de dile getirdi.