Corona günlerinde dijital medya ve film izleme deneyiminin dönüşümü
COVID-19 virüsünün yayılmasıyla birlikte kalabalıkları bir araya getiren birçok etkinlik gibi film festivallerinin de iptali tartışılmaya başlandı. Bazı festivaller programlarını iptal ettiler, bazıları ise çevrimiçi platformlarda festival yapmanın çeşitli formüllerini aramaya başladılar. Bu da, film seyretme deneyiminin dijital medyadaki dönüşümden nasıl etkilendiğini ve film festivallerinin çevrimiçi yapılıp yapılamayacağı sorularını yeniden gündeme getirdi.
Netflix gibi platformlar hayatımıza gireli, televizyon ve film seyretme biçimlerimiz değişmeye başlayalı epey oldu. Ama yine de film izleme deneyimi, başlangıcından itibaren, bir salonda fiziki olarak bir araya gelerek yaşanan kolektif ve büyülü bir deneyim olmaya devam ediyor. Film festivallerinde ise, buna ek olarak, film yapanlar, film izleyenler, filmler üzerine yazıp çizenlerin bir araya gelmesiyle kolektif deneyimin başka bir boyutu yaşanıyor. Çevrimiçi film festivalleri geleneksel festivallerin yerini tutar mı? Çevrimiçi platformlarda film seyretmek salonda film seyretmenin yerine geçecek mi?
İEÜ Sinema ve Dijital Medya Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Derya Özkan, film izleme deneyiminin ve film festivallerinin dijitalleşmesi konusunda şöyle söyledi: “Cannes Film Festivali Mayıs ayında yapılması planlanmış olan etkinliği ertelemeye karar verirken, Tribeca film festivali, “Tribeca together, apart” (Tribeca birlikte, ayrı) sloganıyla festival programının Nisan ayında kısmen çevrimiçi olarak gerçekleştirileceğini açıkladı. 28 Mart’ta Türkiyeli yönetmen Ceylan Özgün Özçelik’in iki kısa filmi çevrimiçi platformda gerçekleştirilmesine karar verilen Ann Arbor deneysel film festivalinde gösterildi. 2003 yılından bu yana düzenlenen ve Türkiye’nin 26 farklı şehrinde gerçekleştirilen Uluslararası Filmmor Kadın Filmleri Festivali de her gün saat 16:00’da 2020 festival programından bir filmi 24 saatliğine gösterime açıyor.”
Özkan ayrıca, Türkiye’de ve dünyada pek çok bağımsız yönetmenin de bu süreçte filmlerini bir süreliğine online platformlarda ücretsiz erişime açtıklarını söyledi: “Bunlardan bir tanesi de Sinema ve Dijital Medya Öğretim Görevlisi Emre Yeksan. Yeksan, 2017’de prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan ilk uzun metraj filmi Körfez’i, Corona virüsü salgını nedeniyle evlerimizde daha çok zaman geçirdiğimiz bugünlerde ücretsiz olarak çevrimiçi yayınladı. Yeksan, ‘Körfez’de dünyaya biraz da bugünkü ruh hallerimize yakın bir yerden bakmaya çalışmıştık. Belki size de denk düşer, bu boğucu ortamda biraz gülümsetir umuduyla paylaşalım dedik’ diye açıklama yaptı.” İzmir’de çekilen filmde, Körfez’de beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ağır koku, şehir sakinlerinin yavaş yavaş şehri terketmesine yol açar. İstanbul’dan İzmir’deki ailesinin yanına dönen, eşinden yeni boşanmış olan ana karakter, tam o sırada boşalan şehrin sokaklarında dolaşmaya başlar ve şehrin distopik dönüşümüne tanıklık eder. İSTOS film yapımı film aşağıdaki link’ten izlenebilir:
Yaşadığımız olağanüstü günler, aslında dijital seyir dediğimiz şeyin hayatımıza halıhazırda ne kadar girmiş olduğunu ve çevrimiçi etkinlik imkanlarını bize hatırlattı. Bizi geleceğe dair düşünmeye sevk etti. Çevrimiçi film festivallerinin sayısı bundan böyle artacak mı? Artarsa festivalde salonda film seyretmenin büyüsü kaybolur gider mi, yoksa onun yerine geçecek başka şeyler mi buluruz? Özkan, her halukarda dönüşümün kaçınılmaz olduğunu, ama bunun uzun zamana yayılmasının olası olduğunu söyledi.